Anmalı Yazılar -1 Freud (İd-Ego-Süperego)
[ Freud konulu☺️]
Başlığın iddiası altında ezileceğimden emin bir şekilde,
tüm olacakları göze alarak bu topun altına giriyorum. Çünkü aklıma gelen
fikirleri –hele ki şu saatten sonra- engellemek ya da sansürlemek gibi bir
niyetim yok. Aklıma ne, nasıl, ne zaman geliyorsa; onu, o haliyle ve o zaman
yazacağım.
Bu kez de çok saygı duyduğum bir profesör olan Cengiz
Güleç’in, Freud adlı kitabını okurken, aklıma SANSÜR konusunu işlemek geldi.
Şimdi bakalım nasıl merhum abimiz ters döner…
ID – EGO – SÜPEREGO
Daha önce bir çok kez bu kavramlarla karşılaşmışızdır. Peki
üzerine düşündüğünüz konuyu, bu adlandırma ve konumlandırmalarla özdeş hale
getirmeyi denediniz mi? İşte tam olarak yazacaklarım da bu şekilde canlandı.
Şimdi ufak tanımlar yapalım ki önümüz açılsın. Yalnız uyarıyorum, kesinlikle
öyle bilimsel şeyler beklemeyin. Id, içgüdüsel davranışlar bütünü. Süperego;
toplumsal kuralların içselleşmiş hali (örf ve anannelerimiz). Ego da bu
ikisinin arasını bulup –Birilerinin- “insan” dediği şey olduğumuz yer.
Şimdi biz de bu kavramlara yeniden isim verip üçgeni
bozmadan anlamlar yükleyip bir sonuç elde edeceğiz. Hemen başlayalım:
(ID) Yazılarımız: Bizim aklımızdan geçenler, yazmak
istediğimiz ve yazdığımız her şey.
(SÜPEREGO) Sansür: Yazıların işine gelmeyen kısımlarını
atmak için kendini yetkili gören hadsizler bütünü.
(EGO) Rezalet: Bizi biz yapanı yok eden; isteklerimizin
gittiği yola taş koyan; yazanı da insanlıktan ve çileden; hadsizleri de hak
ettiği yerin üstüne çıkartan saçmalıkların her biri.
Zannediyorum ki, zaten bu anlamlar da Freud’un yaptığı
anlamlandırmaya dahildir. Ama biz burada ne SANSÜR, ne de REZALET olmak
istemiyoruz. Biz burada, (en azından) bu fanzinde ne isek o’yuz!
Hadsizlerin kapsama alanlarının ve paratoner dikmek zorunda
hissettikleri betonlarından arınmış bölgelerde hep beraber YAZILARIMIZ
olabileceğimiz bir ideale…
Yorumlar
Yorum Gönder