Tartışmalarım
Her
şey bilgisayarımdaki ‘Tartışmalarım’ adlı klasörün açığa çıkması ile başladı.
Birkaç senedir karşılaştığım ve karşılaşacağımı öngördüğüm sorunların,
yaşadığım güzel şeylerin ve aldığım ya da alacağım kararların bir savaşını
içeriyordu. Bu münakaşalar bazen iki taraflı bazen de çok daha kalabalık
olabiliyordu. Keşfeden kişinin sorusu ise, her bir düşüncenin bana ait olması
ve benim her birini de savunmamdı. Üniversite ve bölüm tercihimden tutun, bir
buluşmada başıma gelenlere kadar hemen her konuda çokça ‘ben’ ve çokça savunma…
Meditasyon
falan mıydı bu bilmiyorum. Kasıtlı olarak haydi kendimle tartışayım dememiştim.
Sadece devamlı olarak yaşadığım bu durumu yazıya dökmek istemiştim çünkü onlar
uçup gitmesini istemediğim düşüncelerdi. İlk tartışmamdaki konuya ve
düşüncelerime baktığım zaman, daha büyük bir anlam kazanıyor benim için. Bu
muydu senin derdin yani? Şu hale bak! Neleri, nasıl düşünüyorsun.?! Yer yer
dışarıdan aldığım görüşler de var tabi, hatta onları da savunuyorum kendime
karşı.
Kendi kendimi çürüttükçe
kendi kendimi de haklı çıkartıyorum. Hep tartışılır ya bu kendi kendine konuşma
hali, bence işin zarar-fayda kısmı burada devreye giriyor. Hem çürüyor hem de
tazeliğini koruyorsun. Bir bitki anlamaz bunu, onun çizgisi tektir. İnsan öyle
mi? Hoş başımıza ne geldiyse zaten çizgisi tek olan ‘insan’ adını almışlardan
gelmez mi? Doğup büyüyüp ölmek bana tohumdan fidana ve fidanın büyüyüp
kurumasını hatırlatır. Süresi önemsizdir bu işin. Bahsetmek istediğim şu: İnsan
tazeliğini koruyabilendir. İşte bu tartışmalar, benim tazeliğimi koruduğumu
hissettiriyor. Bu his bir güzellikle geliyor bana, mutlulukla… Zararı da var
tabi: Çürümeyi kaldırabilir mi herkes? Eğer çürürken kendini taze tuttuğun bir
yanın yoksa, sadece çürüyorsan bir sorunun vardır artık. Kendinle yaptığın her
tartışma seni yiyip bitiriyorsa ve yalnızca bu oluyorsa zararınadır.
Çürümek kötü değildir.
Ondan yol alma eylemi de erdemdir ve bunun için onu görmen gerekir. Nietzsche,
‘Bütün harikalar ürpertici kılıklara bürünmeli, ancak bu şekilde insanların
kalplerinde bir yer edinebilirler. Çünkü sempatik ve aptal bir şey, sempatik ve
aptal bir şey olarak hayatımızdan gelip geçer’ der. Sözü biraz yorumlayacak
olursam diyorum ki: Kendini kandırabilirsin ya da ürpertici olana bakabilirsin.
Ürpertici olanla hayat
size vurmadan önce karşılaşmanızı dilerim.
Yine oldukça güzel bir yazı olmuş. Tebrik ediyorum dostum.
YanıtlaSil